Bu çok farklı bir duygu... Ölesiye sevmek gibi bir şey...
Tutkunun karşılığının Beşiktaş olduğunu da söyleyebiliriz.
Kulüp sevgisinin belli bir felsefesi olmalı...
Dürüstlük, mertlik ve kişilik yüceliği bence Beşiktaş'ın temel taşlarıdır.
Hiçbir Beşiktaş'lı haketmediği şampiyonluğu istemez. Beşiktaş alın terinin de karşılığıdır. Ekmeğini taştan çıkaran insan Beşiktaş'lıdır.
Kendi öz değerleri ile zirveye çıkmak Beşiktaş'ın ana felsefesidir.
Dünyanın her tarafında, aynı anda aynı şeyi düşünen insanlar tartışmasız Beşiktaş'lıdır.
Eğer Türkiye'de ayak oyunları olmasa, Beşiktaş bunlara prim verse, şimdi şampiyonluğu en fazla yaşayan kulüp olacaktı.
Geçmişte kaçan şampiyonlukları şöyle bir gözden geçiren herkes bu çarpıcı gerçeği görecektir.
Hiçbir tribünde, Beşiktaş coşkusunun benzerini göremezsiniz.
25 bin Beşiktaş'lının yarattığı olağanüstü atmosfer, 60 binlik tribünlere fark atar.
Beşiktaş 100. yılını yaşayan ilk Türk kulübü olmanın gururunu da üstünde taşır.
Yenilmeden şampiyon olmak bir Beşiktaş rekorudur. Çift rakamlı gollerle maç kazanmak, üstesinden ancak Beşiktaş'ın gelebileceği bir olaydır.
Milli takımı tek başına temsil etmek onurunu yalnızca Beşiktaş'lı taşır.
19 Mayıs'ı Türkiye'ye armağan eden Atatürk en büyük Beşiktaş'lıdır.
19 Mayıs'ı Gençlik ve Spor Bayramı'na dönüştürmek de bir Beşiktaş zaferidir.
Şampiyon olamadık diye kimse fazla üzülmesin.
Beşiktaş'lının damarlarında dolaşan asil kan, onu her dalda zirveye çıkaracaktır.
Ne mutlu Beşiktaş'lıyım diyene...